İnsanlar üzülebilir ya da sevinebilir. Duygularımız yaşamın doğal bir parçasıdır. Ancak, hüzün, üzüntü, karamsarlık ve hayattan keyif almada azalma ve sıkıntı hali devamlılık gösterir, günlük yaşamı kötü etkilemeye başlarsa bu bir “Depresyon Hastalığı” olabilir. Depresyon Hastalığı gençler gibi yaşlılarda da olabilir. Yaşlılar da gençler gibi neşeli, konuşkan, keyifli olmalıdırlar.
Yaşlanınca, içine çekilmek, üzülüp ağlamak, çabuk duygulanmak ve alınganlaşmak, insanlardan uzaklaşıp, az konuşur hale gelmek, uykusuz geceler geçirmek, sıkıntılı olmak, unutkanlaşmak yaşlanmanın doğal bir sonucu değildir. Bu durum “depresyon hastalığı” ile ilgili olabilir. Bu hastalığın da tedavisi tıpkı yüksek tansiyon, ya da zatürree gibi mümkündür.
Depresyon geçici bir ruh hali değil bir hastalıktır.
Bir olay karşısında duyulan keder ya da günlük üzüntülü ruh hali depresyon hastalığı değildir. Üzüntülü ya da kederli bir insan günlük yaşantısına devam edebilir. Depresyon hastası ise normal yaşantısına dönmesini engelleyen belirtilerle boğuşmak zorunda kalır. Ailelerin yaşlılarındaki depresyonu tanımaları zor olabilir. Yaşlı kişilerde ne tür duygular yaşadıklarını anlatmaya çekinebilirler. Diğerlerini kırmaktan korktukları için konuşmaz ve akıl hastası damgası yemekten veya hastalıklarının bir karakter zayıflığı olarak görülmesinden çekindikleri içinde psikiyatriste başvurmazlar.
Aileler dikkatli olmalıdır.
Aile fertlerinin yaşlılarını gözlemesi, ondaki davranış ve huy değişikliklerine dikkat etmesi ve yaşlı kişiyi dinleme zaman ayırması gerekir. Yaşlı aile bireyinin hayata katılımı, uykusu, iştahı, ağlama sıklığı, sıkıntısının olup olması ipuçları verebilir. Yaşlı kişideki duygusal zorlanma belirtileri süreklilik gösteriyorsa dinlenmekle, tatile gitmekle, konuşmak veya öğüt vermekle azalmazlar
Depresyon hastalığı, bu konuda eğitimli uzmanlarca tanımlanıp tedavi edilmesi gereken tıbbi bir durumdur. Tedavi edilmeyen depresyon aylar, hatta yıllar boyu sürebilir.
Depresyon belirtilerini bilmek gerek..
- Devamlı üzüntülü kederli ve moralsiz olma hali (iki hafta veya daha uzun süreli)
- Hevessizlik ve aşırı isteksizlik
- Eskiden zevk aldığı işlevlerin artık zevk vermemesi
- Düşüncelerde yavaşlama ve karasızlıkların artması
- Parasal ve sağlık sorunlarında yersiz aşırı endişeler
- Sık ağlamalar ve aşırı duygulanmalar
- Kendini ümitsiz ve çaresiz hissetmeler
- Gelecekten beklentisinin kaybolması
- Kilo değişiklikleri( verme ya da aşırı alma)
- Yerinde duramama ve huzursuzluk
- Uyku bozukluğu ( azalması yada aşırı yatma)
- Tıbbi tedavilerine uymama ve ölme isteği
- Doktorların bir neden bulamadığı çeşitli fiziksel yakınmalar. ( ağrılar, uyuşmalar, gaz ve geğirti, halsizlik.)
Depresyonun en önemli sonucu kişinin kendini normal sosyal aktivitelerden ve yaşamdan çekmesidir. Depresyonlu kişi bu “kendimi iyi hissetmiyorum” veya ” halim yok” gibi bahaneler getirirler. Aynı nedenlerle, dış görünüşlerini ihmal etmeye, yıkanma beslenme, veya gerekli ilaç kullanımını ihmal etmeğe başlar. Depresyonun da tıpkı diğer hastalıklar gibi değişik tipleri ve dereceleri vardır. Herhangi bir üzüntüsü yok gibi görünen yaşlılarda, uyku bozukluğu, kilo kaybı ya da sebepsiz fiziksel yakınmalar gibi belirtiler gösterebilir. Bu kişide klinik depresyon hastalığı başlamışta olabilir veya aynı bulgular başka bir önemli hastalığın belirtileri olabilir. Bu konuda doğru tanıyı sadece ve sadece bir doktor koyabilir.
Herkesin başına gelebilir..
Bazen depresyon hastalığı hiçbir belirgin neden olmadan ortaya çıkabilir. Diğer bir deyişle, depresyonun ortaya çıkması için kişinin yaşamında “ille de acı” olması gerekmez. Bunun nedeni, hastalığın çoğunlukla beyindeki biyolojik değişiklikler sonucu, beyinde bazı maddelerin eksilmesi ile oluşmasındandır. Depresyon hastalığı bir delilik, kişilik zafiyeti değildir. Yaşlıların eğitimi, mali durumu, köyde ya da kentte yaşaması da etkili değildir.
Yaşlılarda depresyonun daha anlaşılır biyolojik nedenleri vardır. Beyin ve vücut yaşlandıkça bazı doğal biyo-kimyasal değişimler de oluşmaya başlar. Beyin hücrelerinde ölme, küçük beyin damarlarının iş görememesi, beyindeki bazı maddelerin kalıcı olarak düzenini bozabilir. Bu durum psikiyatrik hastalığı ortaya çıkarır. Araya giren inme, şeker, yüksek tansiyon, kanser, kalp yetmezliği, solunum hastalıkları gibi durumlar, kişinin genç yıllarındaki psikiyatrik durumu, aileden gelen genetik yapısı veya yaşlanma sonucundaki değişiklikler ileri yaştakileri kişileri depresyon hastalığına girme olasılığını artırır.
Yine de hayattaki değişiklikler depresyon hastalığını etkileyebilir..
Depresyonun gelişmesinde birçok dış faktörün katkısı da olabilir. Bir yakının ölümü, eşin ölümü emeklilik, alıştığı yerden taşınma maddi zorluk, fiziksel yaşam şartlarının zorluğu gibi durumlarda depresyonun tetikleyicisi olarak tanımlarlar. Ölümden sonra normal bir yas veya üzüntü gittikçe uzayan, yoğun bir üzüntüye yol açan ve tıbbi bir müdahale gerektiren duruma dönüşebilir. Bir hayat arkadaşının ya da eşinin ölümü genelde ileri yaşlarda görülen bir olaydır. Böylesine bir kaybın ardından yas tutmak normaldir. Ancak bu üzüntü uzadıkça uzar, ya da aşağıdaki belirtilerden birini de kapsarsa depresyona dönüşebilir:
- Yakının ölümünden doğan suçluluk duygusu
- Kişinin kendi ölümünü düşünmesi
- Kendini değersiz hissetmesi
- Her zamanki düzeyinde iş görememesi
- Uyku bozukluğu
- Kilo kaybı
Yaşlının duyu organlarının iyi çalışmaması; sağırlık ve körlük gibi..,
Ani veya uzun süren stresler veya fiziksel çevresindeki zorluklar depresyonun oluşumuna katkısı olabilir; Çok merdivenli binada oturan romatizmalı bir kişi, Ailesini yeterince göremeyen ve yalnız yaşayan kişi, alıştığı ve rahat ettiği ortamdan uzaklaşmak zorunda olan kişi gibi.